Cactus Store | Los Angeleslı İçerik Üreticisinin Yaratıcı Sahnesi | THISTIME dergisi | G-SHOCK TURKEY

Los Angeles'ta yaratıcı isimlerin bir araya geldiği Echo Park'ta yer alan Cactus Store, 2014 yılında iki kaktüs tutkunu Carlos Morera ve amcası Johnny Morera'nın hobi olarak atıldığı bir proje olarak başladı. Mağaza ilk açıldığında tabelası bile yoktu. Sadece çeşitli kaktüsler vardı. Ancak mağazanın haberi yerel ve global kaktüs koleksiyonerleri arasında hızla yayıldı ve çok geçmeden herkes buraya "Cactus Store" (Kaktüs Mağazası) demeye başladı. Çünkü sadece kaktüs satıyorlardı. Günümüzde nadir kaktüs ve sukulentlerden çok daha fazlasını sunuyorlar. Şimdilerde botanik motiflere sahip giysiler, bahçıvanlık araçları, saksılar ve hatta parfüm bile üretiyorlar. Bunlardan en çok markanın tişörtleri öne çıkıyor. Göz alıcı ve komik grafiklere sahip tişörtler, moda tutkunları arasında adeta bir kült haline gelmiş durumda. Daha fazla bilgi edinmek için Cactus Store'un ilk üyelerinden biri olan Max Martin ile sohbet ettik.

―― Bize Cactus Store'dan bahseder misiniz?

Amacımızı kısaca özetlemek zor olsa da yaptığımız her şeyde doğayı ve bitkileri temel alıyoruz. En başından beri bitki tutkunlarına hitap eden tişörtler üretiyoruz. Geçtiğimiz yıllarda peyzaj tasarımı yapmaya da başladık. Stüdyomuz da düzenli dersler de düzenliyoruz. Birçok farklı alanda faaliyet gösteriyormuşuz gibi görünse de aslında bunların hepsi birbiriyle bağlantılı.

―― Çalışmalarınız tasarımı, grafikleri ve çok daha fazlasını kapsıyor. Yani aslında sadece bir kaktüs mağazası değilsiniz.

Bunu yerel topluluğumuza ve etrafımızda doğal bir şekilde toplanan insanlara borçluyuz. Mevcut üyelerimizin çoğu zamanında mağazamıza sık sık gelip gidiyordu. Aralarında yetenekli fotoğrafçılar veya sanatçılar var. Bazıları da sürekli denenmemiş, sıra dışı fikirler sunuyor. Herkesin çok farklı yetenekleri var. Ancak tasarım ve sanat tutkumuz bizi bir araya getiriyor. Özellikle kaktüs ve sukulentlerin o kadar fazla çeşidi var ki. Bir nevi sınırsız bir ilham kaynağı gibiler.

―― Yakın zamanda dünya çapında peyzaj projelerine katıldığınızı duyduk.

Geoponica adı altında çeşitli peyzaj projelerinde çalıştık. Ünlü bir Amerikalı müzisyen, mimar Kengo Kuma'nın Los Angeles'ta inşa ettiği bir bina ve John Pawson'ın Teksas'taki evi için özel bahçeler tasarladık. Projelerimizin çoğu ABD'de olmakla birlikte, Jamaika, Kolombiya ve Japonya'da da çalıştık. Moda alanındaki iş birliklerimiz doğrultusunda Saint Laurent için bir vitrin, Mad Happy için bir ofis ve başarılı bağımsız film stüdyosu A24 için bir çatı bahçesi tasarladık. Üyelerimizden Sofia Rondono, mimariyle sanatı birleştirerek elle fırınlanmış yeşil sırlı karolarla duvar resimleri yapıyor. Geçtiğimi yıl bir tasarımına Jamaika'da hayat verdi.

―― Kaktüs ve sukulent odağınızı genişletip doğal olan her şeyle ilgilenmeye başlamışsınız gibi görünüyor.

Kaktüs tutkunu olduğumuz kesin ama başka alanlara da ilgi duyuyoruz. Son dönemlerde canlıları, doğayı, tropik bitkileri, mantarları, deniz canlılarını ve çok daha fazlasını konu alan seriler oluşturuyoruz. İnsanlar sürekli doğadan yeni şeyler öğrenir. Biz de kendi mücadelelerimizi ve arzularımızı çöl kaktüslerinin direnciyle yansıtıyoruz. Doğadan ders alıyoruz. Yani birçok yönden doğanın en büyük öğretmen olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden çalışmalarımızı "Nonhuman Teachers" (İnsan Dışı Öğretmenler) olarak tanımlıyoruz.

―― Sanat eserinde, G-SHOCK DW-6900 giyen el şeklinde bir mavi kaktüs (Opuntia robusta) var. Bu çalışmanın ana fikri neydi?

İki temel öğeyi bir araya getirmek istedik: Cactus Store'u temsil eden kaktüsü ve zaman kavramının simgesi olan saati seçtik. Bu fikirle yola çıkıp sürreal bir yaklaşım benimsedik. Bitkiler yüzlerce, hatta binlerce yıl yaşar. Mesela Namibya'daki Welwitschia bitkisinin ömrü boyunca yalnızca iki yaprağı çıkar. Yaprağın kenarları solarken orta kısmı kıvrılarak genişler ve bazen bir araba boyutuna ulaşır. Doğal ortamında böyle bir bitkiyi görmek muhteşem bir duygu. Var oluşunu sessizce sürdürdüğü muazzam zaman dilimini neredeyse hissedebiliyorsunuz. Bitkilere kıyasla insan ömrü bir anda gelip geçiyor. Zaman doğada farklı bir şekilde işliyor. Bu yüzden de saygı görmeyi hak ediyor. Bitkiler iç dünyalarını insanlar kadar kolay ortaya çıkaramıyor. Ancak sessiz yaşamlarını hayal ederek kendimizi de farklı bir bakış açısıyla görebiliriz. Umarım bu sanat eseri insanları bu deneyimi yaşamaya teşvik eder.